Seyahatname

Seferlerimden birindeydim... Bu bizim karşıda bi krallık yokmu orada dingilin biri ileri geri konuşmuş benim hakkımda ulan elçiye zeval olmaz ama o postayı gönderdiği kuşun ağzına bi tane patlattım kendimi tutamayıp. İçimde önünü alamadığım bir nefret önünü alacak bir el arıyordum belkide. Yürüyün lan dedim topladım bizim polisiye birlikleri. Neyse biz koptuk gittik karşı krallığın kapısına dayandık. O zamanlarda Şubat sonları kış bitti bitecek bende herkesin tuvaletine giremem neyse dedim kuşatma için baharı bekleyelim bahar temizliği yapıldıktan sonra girelim en azından hijyenik olur. Akşam üzeri işte ben iki tane hatun kaptım haremden öyle yiyiş kakış gidiyordu ki uzaktan böyle kavruk kıvırcık tıfıl bi adam dil çıkara çıkara geliyo dedim muhafızlar yakalayın sonrası şöyle gelişti:
-Dayı, hayırdır?
-Bu işin sonu hayır değil evlat gel vazkaldır kuşatmayı. (bkz. vazkaldırmak)
-Pardon amca sizin atarınız kime? diyerek hışımla karşılık verdim
-Üçüncü dünya savaşını bilmem ama dördüncü dünya savaşı sopalarla olacak. deyince dayanamadım yapıştırdım;
-Dayı bana trilogy yapma sen git bizim tayyibin krallığına sopanın allahını görürsün.
Dayı yediği ayardan sonra haftalarca evden çıkamamış dünyaya kapatmış kapılarını iki ay sonrada izafiyet teorisini  bulmuş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.