Yalandan korkmam yılandan korktuğum kadar...

Sarayımın bahçesinde gezmek kadar bana ego pompişleyen başka birşey daha yok. O ortaçağ avrupasında ortaya çıkmış simetrik peyzaj akımının getirdiği prestijin vermiş olduğu sosyetik getirilerin, falan fişmekan. Yahu işte geziniyodum bahçede. Sahaya yedek kulübesinden gelen futbolcular gibi bi haç işareti çakayım dedim. Hayır hilal nasıl yapılıyo bilmiyorum. Elimi çimlere götürmemle 'allllaaah' diye fofenklemem bir oldu. O an anladım hilal nasıl yapılıyormuş. Baktım yerde çıngır çıngır bi yılan dedim muhafızlar yakalayın. Tuttular bunu zalim antuan şekli çarmıha gerdiler. İşte olduğu kadar yarım çarmıh gibi ... Sonra:
-Söyle bakalım adın ne alçak?
-Tayyip,dedi baharda uçamayan bir kelebek misali
-Peki tayyipciğim püskevit yermisin, diye sordum iyi polis ayağı çekerek
-Bu tür siyasi motifleri hep yaparlar acuk ilerleyin şu at gözlüklerinden kurtulun bi, diye azarlamazmı
Bir hışımla:
-Konuş lan kimin için çalışıyosun, şeklinde atar yaptım
-Halkımın kölesiyim, gibisinden yanıtımsı bir cevap verdi
-Ah canım senin halkındamı var kimmiş senin halkın, diyerek bi yokliyim dedim.
-Benim halkım demokrasi aşığı, örfüne adetine bağlı, aynı zamanda 'ilme' ilericiliğe birfiil talip yediği önünde yemediği arkasında zengin mi zengin akıllımı akıllıdır, diye cevap verince şöyle bir tipine baktım yılanın sonra anladım: Yalandan korkmam yılandan korktuğum kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.