Kafeinsiz Komşu

Bizim vezir ibrahim bi hatun çağırtmış, ben o sıra seferdeyim. Kulağıma çalındı benim tüllü ayıcıklı yatağımda halvet stayla yapmış. Çağırttım zibidiyi verdim veriştirdim dedim böyleyken böyle. Yok dedi ben senin odabaşın değilmiyim burası benimde odam sayılır. Ağzını büzüştüre büzüştüre konuşunca tutamadım yapıştırdım: "Azizim sen değilmiydin küçükken sarayda yarım porsiyon gezen harem ağası veliahtı? Sen kim halvet kim!". Sonrasında göz yaşlarının bini bin para ağlaya ağlaya veryansın ediyo 'demek böyle olduk şimdi' dercesine. Çekti kapıyı çıktı. Aylarca küs kaldık ne ben onun yüzüne ne o benim yüzüme baktı aylar boyu. Ancak bu küsmece beni epey düşündürdü ve yaptığım çözümlemede rastladığım bir zamazingo beni hayretlere sevk etti; Ortada iki birey var ikiside haklı olduğunu düşündükleri şeyi savunmaktalar. Fakat biri bir diğerinin haksız olduğunu düşünüyor. Bu durumda ortada iki haklı ve iki hatalı var. toplamda dört birey olmalı ancak sadece iki kişi var allah allah.(Felsefik paradoks koyunca çok şekil olur diye düşündüm). Peki ya bu haklı ve haksız kıstaslarını kim yada ne belirliyor? Gariplik odurki, ağzı olan belirliyor. Her bireyin zihninde kurulu dünyasında kuralları koyma özgürlüğüne sahip olması bu konuda defansın bel kemiği. Bahsi geçen konunun ilginçliğini bi kenara koyarsak böyle bir yazı kaleme almakda akıl kârı sayılmaz. Ancak gün içerisinde devamlı içine girip çıktığım bir durumun garipliği beni siz değerli yurttaşlarımın karşısına çıkmaya itti. Bütün gece oturup kafa patlattım ey insanoğlu ne abzürb karakterin var sen kalk aya çık yolda yardımcı pilota tavır yap... Başlıkmı... başlığı sittir et 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.